Nuri Bilge Ceylan’ın İstanbul Modern’de açılan fotoğraf standı “Başka Yerde”; derken Zeki Demirkubuz’un “Hayat”a deklanşör bastığı, Kadıköy Gazhane Standı. Artık de, İstanbul Beyoğlu İstiklâl Caddesi üzerindeki Akbank Sanat’ta geçtiğimiz hafta açılan “Algının Poetikası” standı izleyiciyi apayrı bir tecrübeye çağırıyor.
Etkinlik, Lara Kamhi’nin küratörlüğü ile Türkiye sinemasının üç farklı jenerasyonundan öne çıkan üç farklı direktör ile sinema profesyonelinin yapıtlarını bir ortaya getiriyor. 31 Temmuz’a kadar fiyatsız izlenen stant Reha Fazilet ve Florent Herry, Deniz Tortum ve Alican Çamcı’nın yanı Dizi Zeynep Dadak ile Çiçek Kahraman’ın emeklerini kesiştiriyor.
Proje, sanatkarların yere has, tecrübe tabanlı sinematik yapıtlarını hemzeminde buluştururken Kamhi’nin “Genişletilmiş Sinema” kavramını bütünüyle irdelemek ismine kurduğu Müstakil sanat inisiyatifi Prizma’nın da “Prizma Expanded” olarak ortaya koyduğu birinci proje olarak kayda geçiriliyor. Eser, küratörün tabiriyle “…sosyal medya, kapsayıcı tecrübeler sunan teknolojiler ve etkileşimli kıssa anlatıcılığı üzere irtibat ağlarının önerdiği yeni düşünme biçimlerinin farkındalığıyla, genişletilmiş sinematik sanat formlarını araştırıyor.”
Sinematik tecrübeye yaklaşım
1987 İstanbul doğumlu Lara Kamhi, Sorbonne Nouvelle Paris-III Üniversitesi’nde Tiyatro Çalışmaları bölümü ve Paris Amerikan Üniversitesi’nde “Fransız Yeni Dalgası” üzerine yoğunlaşarak Sinema Çalışmaları bölümü’nde eğitim almış. Kamhi, stant hakkında basına verdiği beyanda irtibat ağlarının sinematik tecrübeye tesirini: “Sosyal medyanın didaktik boyutu, vermiş olduğu komutlar, hatırlatmalar, ihtarlar, zihinlerimizi en küçük bir boşluktan Irak tutmaktayken sinematik tecrübeye olan yaklaşımımız da bir yandan kökten etkilenmeye devam ediyor. bütün bu bilgi karmaşasının içinde kesin bir aşkınlık hâli arıyor; bitap, şaşkın ve yorgun zihinlerimizi gönül rahatlığı ile emanet edebileceğimiz bir tecrübe ortamı aramaya devam ediyoruz” kelamlarıyla anlatıyor.
Kamhi’nin standında Reha Fazilet ile manzara direktörü Florent Herry, Erdem’in “Koca Dünya” sinemasından yola çıkarak ürettikleri yeni bir sekans ile izleyici karşısına çıkıyor. Stantta ayrıyeten Zeynep Dadak ve kurgucu Çiçek Kahraman, Dadak’ın “Ah Gözel İstanbul” Alfred Hitchcock’un “Vertigo”, Derek Jarman’ın “Mavi” ve Agnes Varda’nın “Agnes’in Plajları” sinemalarından hareketle sinemanın yutan, içine çeken hâlini, yarattıkları akışkan kurgular üzerinden yorumluyor.
Etkinlikte Yine Deniz Tortum ve ses dizayncısı Alican Çamcı, Tortum’un Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde çekmiş olduğu uzun metrajlı belgesel sineması “Maddenin Hâlleri”nden yola çıkarak sinemanın kendi kurgusal akışını yer ile bütünleyen, içine çekerek yabancılaştıran, kendi zamansal boyutuna hapsolmuş bir Meydan tecrübesi paylaşıyor.
Mutlak teslimiyet alanı
‘Yedinci sanat’ sinemanın kendisini, ürettiği soyut ve özgün bünyeyi farklı tecrübe ve anlatılar ismine bir ‘geri dönüşüm’den fazla ‘ileri dönüşüm’ materyali olarak vadeden stant; renk, ışık, devinim ve sesten yararlanıp sinematik gerçekliğin akışkan tabiatını, bükülür ve dönüşken hâlini yapan bir kuşku içinde paylaşıyor. “Sinematik tecrübe genişledikçe algı da genişler mi” sorusunun peşine düşen Kamhi, bu uğurda Morton Heilig’in “Geleceğin sinemasının artık görsel bir sanat değil, şuur sanatı olacağı” halindeki varsayımını ardına alıyor.
Kamhi, ele aldığı bu projenin içerdiği münakaşa ismine geldiğimiz noktayı şöyle izah ediyor: “Film izleme tecrübesi, tarih boyunca kitlelerin, onlar için tasarlanmış ve kurgulanmış tecrübelere vermiş oldukları yansılar doğrultusunda Hal almış, dönüştükçe de gerçek hayat sanrısına yaklaşmaya çalışmıştır. Gözlemciye, kendi varlığını unutturacak kusursuz bir hayalin peşine düşen sinema kendi kodlarını yarattıkça, dönüşümlü olarak da kitlesel algının oluşumunda Aka bir rol oynamıştır. Böylece seyircinin en Temel talebi, zihni ve vücudundan uzaklaşabileceği mutlak bir teslimiyet alanı olmuştur. Bu arayışın hipnoz, meditasyon ve hatta Hayal kadar eski olduğunu göz önünde bulundurursak, tahminen de bu simülasyonlar dünyasının bir Geri dönüşü olmadığını kavramamız kolaylaşabilir.”
Yorum Yok